Kalp Sağlığı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Bilgilendirmeler

Coumadin Kullanımı ile İlgili Bilgiler

Aşağıdaki linkten Coumadin kullanımı ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.

http://ersinerek.com/wp-content/uploads/2016/09/Coumadin-kullanım-kılavuzu.pdf

Çocuğunuz Kalp Ameliyatına Nasıl Hazırlayabilirsiniz?

Çocuğunuzun kalbinde doğuştan gelen bir sorun var ve kalp ameliyatı olması gerekiyor. Hem anne baba, hem de çocuk için çok stresli bir durum. Bu süreci en kolay atlatmak için aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz:
• Çocuğunuzla birlikte, ameliyatın yapılacağı hastanede, bir hastane turu düzenleyin. Bu tur sırasında benzer hastalıklara sahip çocukların olduğu bölümleri ziyaret edebilirsiniz.
• Doktor, hemşire ve hastanelerin konu alındığı hikaye kitapları ve çizgi filmleri okuyun ve izletin.
• Doktor ve hastane temalı oyunlar ve oyuncaklar oynamasını sağlayın.
• Çocuğunuzun yanında ondan gizli konuşma ve fısıldaşmalar yapmayın.
• Olabildiğince açık, kısa cümlelerle, net mesajlar içeren konuşmalar yapın.
• Kalbinde bir sorun olduğunu, ama bunun düzeltilebileceğini ve bu şekilde kendisini daha kuvvetli hissedeceğini söyleyin.
• Korkutucu olabilecek ve anlamadığı kelimelerden kaçının.
• Çocuğunuz sizin ruh halinizi çok iyi algılar. Sakin ve mutlu görünebilmek için, gerekirse tıbbi yardım alın.
• Dikkati dağıldığında üstelemeyin. Sonra tekrar konuşmayı deneyin.
• İhtiyacı olduğu her zaman yanında olacağınızı söyleyin.
• Güzel bir uyku uyuyacağını, hiçbir ağrı hissetmeyeceğini ve uyandığında sağlıklı bir kalbi olacağını anlatın.
• Büyük çocukları, tedavi planlaması aşamasına ortak edin.
• Çocuğunuza, doktorunuza ve hastaneye duyduğunuz güveni anlatın.
• Unutmayın, ameliyat için kendinizi ne kadar iyi hazırlarsanız, çocuğunuz da o ölçüde bunu hissedecek ve rahatlayacaktır.
• Her çocuğun algısı ve merakı farklı olabilir. Bazıları her şeyi bilmek isterken, bazıları çok az şeyle yetinebilir.
• Çocuğun yaşına uygun bilgilendirme yapın. Büyük çocuklar kendilerine bir yetişkin gibi davranılmasını ve her aşamayı detaylı olarak bilmeyi isteyebilirler. Çocuğunuzun ameliyat öncesi doktoru veya hemşiresi ile görüşmesi için olanak yaratın.
Yoğun bakımı anlatmak:
• Yoğun bakım, çocukların ailelerinden ayrı oldukları, uyandıklarında alışık olmadıkları bir ortam ile karşılaşabilecekleri bir yerdir.
Kendisini odada bekleyeceğinizi ve zaman zaman yanına geleceğinizi söyleyin.
• Kendisine bağlı bazı kablolar, serumlar olacağını, fakat bunların canını acıtmayacağını anlatın.
• İğne yapılmayacağını, tedavinin, uyurken kendisine takılmış hatlardan yapılacağını ve ağrısız olacağını söyleyin.
• Etrafında bazı cihazlar olacağını, bunların sinyal sesleri çıkarabileceğini, bu seslerden rahatsız olmamasını öğütleyin.
• Maske ile temiz hava verilebileceğini, bunun iyileşmesini hızlandıracağını anlatın.
• Çocuğunuz çok hareketli bir çocuk olabilir. Genellikle tüm çocuklar az ya da çok sakinleştirici ilaçlara ihtiyaç duyabilirler. Endişe etmeyin.
• Çocuğunuz yoğun bakımda uyandığında onu sakinleştirebilecek ve rahatlatabilecek, sevdiği tanıdık oyuncakları, müzik çalar veya DVD player’ları yanınızda bulundurabilirsiniz.
• Ameliyat günü, çocuğunuz ameliyathaneye gitmeden önce “premedikasyon” adı verilen bir ilaç alacak ve bu onun ameliyathaneye rahat ulaşmasını ve anestezi aşamasına kadar geçen sürenin sorunsuz atlatılmasını sağlayacaktır. Çoğu çocuk, bu aşamayı daha sonra hatırlamayacaktır.

Çocuklarda Kalıcı Kalp Pili (pacemaker) Takılması

Kalbin normal ileti sistemi:

Kalbin kendi kendine, belirli bir hızda çalışmasını sağlayan ve sağ kulakçıkta bulunan bir ana merkez (sinüs düğümü) vardır. Vücudun ihtiyacına göre kalp hızının düzenlenmesi, bu merkez sayesinde gerçekleşir. Uyuyunca kalp hızı düşer, hareket edince hızlanır. Sinüs düğümü, kalbin kasılmasını sağlayan ilk elektrik uyarıyı oluşturur. Bu elektriksel uyarının tüm kalbe yayılarak, her bir kalp kası hücresine ulaşmasını sağlayan sistem ise iletim sistemidir.

İletim sistemi, kalbin içinde elektriksel uyarıların çok hızlı hareket ettiği “elektriksel yollar” olarak tarif edilir. Sinüs düğümünden çıkan uyarı, öncelikle kalbin kulakçıklarını dolaştıktan sonra, kulakçık ve karıncıkları birbirine bağlayan düğüme (atriyoventriküler düğüm) gelir. Burada biraz bekledikten sonra özel bir yolu takip ederek (His huzmesi) karıncıklara geçer ve sağ ve sol karıncık dallarına ayrılarak ilerler. Kalp kasılması tamamlandıktan sonra sinüs düğümünden yeni bir uyarı çıkması ile bu döngü tekrar eder.

Normal kalp hızı, çocuğun yaşına ve aktivite durumuna göre değişkenlikler gösterir. Yenidoğan bebeklerde dakikada 140 civarında iken, büyük çocuklarda 80-90 civarındadır.

 

Kalp piline neden ihtiyaç duyulur?

Kalbin doğal pili olan sinüs düğümünden yetersiz uyarı çıkışı, uyarının sinüs düğümünden kulakçıklara yayılmasında yetersizlik veya kulakçıklardan karıncıklara geçişinde sorunlar ortaya çıktığında, kalp hızında duraksama veya yavaşlama görülebilir. Kalp bloğu adı verilen bu durumda, bloğun olduğu yer ve ciddiyetine göre hastalar hiç şikayetsiz olabilirken, ağır bloklarda bazen ilk bulgu ani ölüm olabilir. Kalp hızının devamlı yavaş olması kalp yetersizliğine sebep olabilir.

Kalp bloğu bazen doğuştan olabilir. Bazı hastalıklarda kalp bloğu gelişmesine yatkınlık bulunabilir. Doğumsal kalp hastalığı nedeniyle yapılan ameliyatlardan veya kateter işlemlerinden sonra kalp bloğu gelişebilir. Örneğin karıncıklar arasında delik bulunan hastalarda, ileti sistemi kalp deliğine çok yakın seyredebilir ve deliğin kapatılması sırasında etkilenebilir.

Kalp ameliyatlarından sonra kalp bloğu gelişme riski, hastalığın ve uygulanan tedavinin şekline göre değişmekle birlikte kabaca % 2-4 arasındadır.

Ameliyat sonrası görülen kalp bloklarının yaklaşık % 70’ inin 7-10 gün içerisinde düzeldiği ve normal kalp ritminin sağlandığı bilinmektedir. Normal kalp ritmi sağlanana kadar, her hastaya ameliyat sırasında yerleştirilen “geçici pace telleri” kullanılarak, geçici pacemaker (geçici kalp pili) desteği sağlanabilir. Cep telefonundan biraz daha büyük olan bu cihazlar sayesinde  kalp hızı, istenilen ölçülere göre ayarlanabilir. İhtiyaç kalmadığında cihaz hastadan ayrılır ve geçici pace telleri çekilir.

Yukarıda bahsedilen zaman içerisinde düzelme sağlanamayan hastalarda kalıcı kalp pili takılması gereklidir. Kalıcı kalp piline ihtiyaç duyulması halinde, bazı nadir durumlar dışında, bu ihtiyaç genellikle ömür boyu devam etmektedir.

Kalıcı kalp pili nedir ve nasıl takılır?

Kalıcı kalp pili, bir elektrot aracılığı ile kalbe elektriksel uyarı gönderen, bir batarya yardımıyla çalışan, yaklaşık 20-40 gr ağırlığında ve kol saati büyüklüğünde bir cihazdır. Hastanın ihtiyacına uygun olacak şekilde ayarlanır.  Bazen kalp hızının tamamını kalıcı kalp pili üstlenir. Bazen de kalp hızında yavaşlama olduğunda devreye girerek, kalp hızının kritik seviyelere düşmesine engel olur. Sadece karıncıkları uyaran veya hem karıncık, hem de kulakçıkları uyaran tipleri vardır. Hastanın, efor sırasında olduğu gibi, ihtiyacının arttığı durumlarda kalp hızını artırabilme yeteneğine sahiptirler.

Kalıcı kalp pili takılması iki şekilde gerçekleştirilebilir. Birincisi erişkinlerde ve büyük çocuklarda (>20 kg)  uygulanan kateter yoluyla yerleştirmedir.  Genellikle elektrot, omuz toplardamarları içinden kalbe ilerletilir. Kalp pili ise, cerrahi olarak 3-4 cm’ lik bir kesi içerisinden köprücük kemiğinin hemen altına yerleştirilir. Bu işlem anjiyo laboratuarında yapılmaktadır.

İkinci yöntem ise, toplar damarları yeterli genişlikte olmadığı için genellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda uygulanan cerrahi yoldur. Ameliyathanede kısa süreli bir anestezi işlemi ile gerçekleştirilir. Çoğunlukla göğüs kafesinin alt kısmına kalıcı pil yerleştirilir. Göğüste ameliyat kesisi olan hastalarda, kesinin alt ucu tekrar açılarak, elektrotlar kalbe bağlanır. İşlem 30-45 dk kadar sürmektedir.

 

Kalıcı Kalp pili takılan çocukların yaşamını nasıl etkiler? Çocuklar ve ailelerin dikkat etmesi gereken durumlar nelerdir?

Kalıcı kalp pili olan hastalar, özellikle çocuklar, yaşamları boyunca özenli bir izlem gerektirmektedir.  Amaç pil işlevinden emin olmak ve pile bağlı gelişebilecek sorunları önlemek şeklindedir. İzlem, pilin takılmasını takiben başlar. Kalp pili, çocuğunuzun durumuna göre bazen sağ veya sol köprücük kemiği üzerine, bazen de karın üst bölgesine takılabilir. Takılan bölgede bir kesi yara olur. Yara yerinin 7-10 gün arası kuru tutulması gereklidir.  Yara pansumanı hakkında hastaneden taburcu olurken hekiminiz ve hemşireniz tarafından size bilgi verilecektir. Eğer yaranın üzerinde steristrip (küçük yara bantları) varsa, bunlar kontrol günü doktorunuz tarafından alınacaktır.

Hastalar kalıcı pil takıldıktan sonra, pil işlevinin yeterliliğini görmek için 24 saat süreyle izlenir. 24 saat sonunda ön-arka ve yan göğüs grafileri çekilerek elektrot pozisyonları görülür. EKG kontrolü yapılır. Taburcu olurken hastaya pil kimlik kartı verilir. Bu pil kartıyla pil firması aranabilir ve doktoruyla birlikte belirli sürelerle (genellikle 24 saat sonraki kontrolden sonraki 1. ayda, 3. ayda ve 6. ayda) kontroller yapılır. Daha sonraki kontrollerin aralığı hastadan hastaya değişmekle birlikte 6-12 aylık aralarla yapılabilir.

Hekimize ve hemşirenize danışarak çocuğunuza banyo yaptırabilirsiniz, ancak banyo yaptırırken yara yerlerini ovalamamak ve lif kullanmamak gerekir. Banyo sonrasında yara yerini ıslak bırakmamak ve yumuşak bir havluyla kurulamak bir başka dikkat edilmesi gereken noktadır.

Çocuklarda ilk bir hafta ağrılar olabilir. Bunun için doktorun reçete ettiği ağrı kesici ilaçlar çocuğa verilebilir. Eğer ağrı kesiciyle ağrısı geçmiyorsa doktora danışmak gerekir.

Kalp pilinin takıldığı bölgedeki kol hareketlerinde (eğer köprücük kemiği altına takılmışsa), takılma işlemi sonrası ilk 4-6 haftada bazı kısıtlanmalar istenebilir. Kalp pili takılmış olan taraftaki kolun 90 dereceden fazla yana açılmaması önerilir. İlk 7-10 gün boyunca çocuğun kalp pili takılan taraftaki kolunu sargı beziyle tespitlemek ve hareket etmesini önlemek, ayrıca kalp pili takılmış olan taraftaki koluyla ağırlık taşımasını engellemek uygun olabilir. Diğer kol kullanımlarıyla ilgili herhangi bir kısıtlanmaya gidilmesine genellikle gerek olmaz. Eğer kalp pili cerrahi yöntemle karın bölgesine takılmışsa kol kısıtlaması önerilmez. İlk iki ay kalp pili takılmış olan tarafın üzerine yatılmaması ve basınç uygulanmaması gereklidir. Kalp pilinin bulunduğu bölgenin düşme ve çarpmalardan korunması önem taşımaktadır.

Kalıcı kalp pillerinin ömürleri genellikle 5-10 yıl arasındadır. Pilin devreye girme oranı ve kalbi uyarmak için harcadığı enerji miktarı pilin ömrünü belirlemektedir. Pil ömrü kontrollerde yapılan ölçümlerde görülmekte ve pilin tamamen boşalmadan değiştirilmesi sağlanmaktadır.

Kalıcı pil değişimi sırasında, genellikle kalbe uzanan elektrotun değiştirilmesine gerek kalmamaktadır. Sadece cilt altında pil cihazına ulaşılarak, çıkarılır ve aynı yere yeni cihaz yerleştirilir.

  • Kalp pili olan çocuklarda aşağıdaki noktalara çok dikkat edilmesi ve bazılarından mutlaka sakınılması gereklidir:
  • Radyoterapi, fizik tedavi ve başka nedenli cerrahide kullanılan bazı cihazlar pile zarar verebilir. Mutlaka doktorunuz ve firmanızla iletişime geçmeniz gerekir.
  • Elektrokoter (Birçok cerrahi işlemlerde kanamayı durdurmak için kullanılan bir cihaz) önerilmez. Hekiminize çocuğunuzun kalp pili taşıdığı mutlaka söylenmesi gerekir. Kullanılacaksa ve zorunluysa Bipolar koterlerin tercih edilmesi önerilir.
  • MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme): EĞER KALP PİLİ ve KABLOLARI MR UYUMLU DEĞİLSE, kalp pili taşıyan hastalar için MR önerilmez. Çocuğunuzun tıbbi durumu MRI gerektiriyorsa sağlık kuruluşunuzla ve firmanızla iletişime geçmeniz gerekir.
  • Vücut yağını ölçen elektrikli tartı kesinlikle önerilmez. Bu cihazlar kalp piline zarar verebilir.
  • Havaalanları, alışveriş merkezleri, güvenlik birimleri, emniyet ve adliye binaları gibi bir çok yerde kullanılan X-Ray tarama cihazlarından geçildiği zaman kalp pili programında değişiklikler olabilir. Bu sebeple geçilmesi önerilmez. Metal detektörlerle arama yapılan yerlerde hastaların elle aranması; mümkün değilse detektör başlığının pilden en az 60 cm uzakta tutulması gerekir. Güvenlik görevlilerine çocuğun kalp pili kartının gösterilip elle arama istenmesi önem taşımaktadır.
  • Baz istasyonları, polis radarı, silah detektör alanları, yüksek gerilim hatları, büyük jeneratörler ve enerji santralleri, kalp pili fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu etkilere maruz kalınırsa kalp pili firması ve sağlık kuruluşuyla görüşülmesi ve pilin kontrolünün yapılması gerekir.
  • Mıknatıs kalp pili fonksiyonlarını bozabilir. Kalp pilinin çalışmamasına ya da yetersiz çalışmasına yol açabilir. Mıknatıstan, mıknatıslı eşyalardan ve bazı müzik sistemi hoparlörlerinde kullanılan büyük mıknatıslardan çocukları uzak tutmak iyi olur.
  • Büyük televizyon ve radyo yayın kuleleri ve 100.000 volttan daha fazla enerji taşıyan enerji hatlarıyla çocuk arasında en az 7,5 metre mesafe bırakmanız önerilir.
  • Mikrodalga fırınlara yaklaşmak önerilmez.
  • Cep telefonunun çok yakında tutulması kalp piliyle etkileşime neden olabilir. Telefonu kalp pilinden en az 15 cm uzakta tutmak önerilir. Cep telefonuyla konuşma yapılırken ve taşınırken, kalp pili bulunan yerin zıt tarafında konuşma yapılması ve taşınması tercih edilmelidir. Kalp pili olan hastaların cep telefonlarını uzun konuşmalar için kullanmaması iyi olur. Kulaklıkla cep telefonu kullanılacaksa, kulaklıkların kalp pilinden en az 3 cm uzak tutulması önem taşır. Standart masa telefonlarında ahizenin kulak bölümünde mıknatıs olduğu için, aynı şekilde kalp pilinden uzak tutulması önerilmektedir.
  • Kalp pili olan çocuklarda özel önlem gerektirmeyen durumlar:
    • Çamaşır makinesi, kurutucular, ütüler, elektrikli ocaklar, gaz ve elektrik fırınları, elektrikli battaniyeler, taşınabilir ortam ısıtıcıları, tost makineleri, blenderler, mutfak robotları, televizyonlar, radyolar, kaset kaydediciler, video oyunları tehlike arz etmemektedir.
    • Ekokardiyografi, elektrokardiyografi ve ultrason tetkikleri kullanılabilir.
    • Dişçi matkapları, dişleri temizlemek için kullanılan ultrasonik sondalar, diş röntgenleri soruna yol açmamakla birlikte, diş hekimine çocuğun kalp pili taşıdığının söylenmesi gereklidir.
    • Bilgisayarlı tomografi, göğüs röntgenleri, mamografi dahil tanısal röntgenler çekilebilir. Röntgen teknisyenine çocuğun kalp pili taşıdığının söylenmesi uygun olur.

 

Ortaya çıkabilecek yan etkiler:

Kalıcı kalp pili uygulaması küçük ölçekli bir cerrahi işlemdir. Dolayısıyla uygulamada komplikasyon dediğimiz istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Ancak komplikasyon riski düşüktür ve çoğu zaman hayati önem taşımaz. Bunlar arasında en sık rastlanılan komplikasyonlar: akciğer zarının yırtılması, göğüs boşluğuna hava kaçması, kanamalar, yara yerinin mikrop kapması, pil jeneratörü veya kabloların cildin dışına çıkması ve toplardamarlardan takılmışsa, toplardamarlarda darlık ve tıkanma sayılabilir.

Diğer Tedavi Seçenekleri:

Kalp pili uygulaması yaşamsal öneme sahiptir. Yerine geçebilecek başka bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.

Ekstrakorporeal Membrab Oksijenasyonu (ECMO)

ECMO Nedir?

Ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO), hastaya takılan özel kanüller ve hatlar vasıtasıyla, hasta kanının dışarı alınması ve oksijenlendirilerek vücuda geri pompalanması işlemidir. Yapay dolaşım ve solunum desteği olarak da adlandırılan bu sistem, geçici bir süre için, kalp ve/veya akciğerlerin fonksiyonlarını tamamen veya kısmen üstlenebilmektedir. ECMO bir tedavi yöntemi değildir. Kritik hastaların tedavisi süresince yaşamsal organların geçici olarak desteklenmesi ile esas tedaviye zaman kazandırılmasını sağlar.

ECMO cihazı; hasta kanını taşıyan özel dizayn edilmiş hatlar, konsol, oksijenlendirme işlemine yarayan oksijenatör, pompalama işlemine yarayan sentrifugal pompa ve ısıtıcıdan oluşur. Hastanın kirli kanını toplardamardan almak ve temizlenen kanı atardamar veya toplardamara geri vermek için hasta damarlarının içine özel kanüller yerleştirilir.

Kalp fonksiyonları normal olan fakat akciğer fonksiyonları bozulmuş olan hastalara veno-venöz ECMO, hem kalp, hem de akciğer fonksiyonları bozulmuş olan hastalara veno-arteriyel ECMO uygulanmaktadır. Veno-venöz ECMO uygulamasında kirli kan toplardamardan alınır, oksijenlendirilip temizlenerek tekrar toplardamara verilir. Veno-arteriyel ECMO uygulamasında ise toplardamardan alınan kirli kan temizlenerek atardamara verilir.

ECMO uygulamasında kanüller, vücudun kasık ve boyun bölgesindeki büyük damarlarına, genellikle açık cerrahi işlem ile yerleştirilmektedir. Özellikle kalp ameliyatı geçirmiş hastalarda, göğüs boşluğundaki ana damarlar da kullanılabilir.

Hastadan alınan kanın kanül, hat ve cihaz içinde pıhtılaşmaması için hastaya EKMO uygulaması boyunca sürekli damardan kan sulandırıcı ilaç (heparin) verilmesi gerekmektedir. EKMO cihazı göğüs açılarak uygulandığında, akciğerlerin sönmemesi ve biriken olası sıvı ve kanın dışarı boşaltılması için bir veya daha fazla göğüs tüpü geçici olarak göğüs boşluğuna yerleştirilebilir.

ECMO Hangi Durumlarda Uygulanabilir?

ECMO uygulanması; hastanın, yapılan tüm standart tedavi yöntemlerine cevap vermemesi nedeniyle, beklenen ölüm riskinin % 80 ve üzerinde olduğu, geçici dolaşım ve/veya solunum yetersizliği durumunda uygulanabilir. ECMO tedavisinin hayati riski en az % 50 oranındadır. Bu nedenle ECMO uygulamasına, elektif durumlarda ECMO konseyi tarafından, fayda/risk oranına bakılarak karar verilir.

Acil durumda uygulama gerektiğinde ise, ECMO kararı, tedaviyi yürüten hekimler tarafından verilir. Uygulama sırasında veya sonrasındaki en kısa süre içerisinde hasta yakınlarına bilgilendirme yapılır.

ECMO desteği, kaybedilmesi riski çok yüksek olan hastaya ikinci bir şans verilmesi şeklinde değerlendirilebilir. Hastaya, kalp, akciğer ve diğer organ fonksiyonlarının düzelmesi için gerekli kritik süreyi sağlar. İş yükünü hastanın üzerinden alır. Organ fonksiyonlarının düzelmesinin ardından, aşamalı olarak ECMO desteği azaltılır ve sonlandırılır. Sonrasında iyileşme süreci devam eder.

ECMO, ancak geçici bir süre için dolaşım ve solunum desteği sağlayabilir. Bu süre genellikle dolaşım desteği için, 3-5 gün; solunum desteği için 1-2 hafta kadardır. Bazı özel durumlarda daha uzun desteğe ihtiyaç olabilir. ECMO desteğinde geçen süre içerisinde, hastanın dolaşım ve solunum fonksiyonlarının düzelmesi ve hastanın ECMO desteğinden ayrılabilmesi beklenir.

Beklenen düzelmenin sağlanamadığı durumlarda, ECMO konseyi tarafından ECMO’nun sonlandırılması ya da daha ileri düzey dolaşım desteği veya kalp/akciğer nakli alternatifleri değerlendirilir.

ECMO Uygulamasının Riskleri

Burada anlatılanlar sık görülen risklerdir. Burada anlatılmayan daha az sıklıkla karşılaşılan riskler de olabilir.

  • Bu tedavi sırasında ve sonrasında hastanın hayatını kaybetme ihtimali % 50 ve üzerindedir.
  • Kanüllerin yerleştirildiği bölgelerde kanama olabilir. Kanamanın durmaması durumunda hastanın tekrar ameliyata alınması gerekebilir.
  • Tedavi sırasında verilen kan sulandırıcıya ve/veya cihazın neden olduğu kan hücrelerinin yıkımına bağlı vücudun çeşitli bölgelerinde (akciğer, beyin, mide-bağırsak sistemi, idrar yolu, solunum yolu vb.) ölümcül kanamalar görülebilir.
  • Kanüller kasıktan veya koldan yerleştirildiğinde, kanüllerin yerleştirildiği uzuvda dolaşım bozukluğu gelişebilir. Bu yüzden tedavinin sonlandırılması gerekebilir.
  • Yaratılan yapay dolaşıma bağlı tüm vücutta yaygın dolaşım bozuklukları görülebilir. Bu nedenle tedavinin sonlandırılması gerekebilir.
  • Tedavi sırasında kan ve kan ürünleri naklinin sıklıkla yapılması gerekebilir.
  • Yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC) gelişebilir.
  • Kanüllerin yerleştirildiği büyük damarlarda, cihazın içinde ve vücuttaki damarlarda pıhtı oluşumu görülebilir. Toplardamarlarda oluşan pıhtıdan parça kopması durumunda akciğerlere gidebilir (pulmoner emboli) ve ölümcül olabilir. Atardamarlarda pıhtı geliştiğinde beslediği organ dokularında (beyin, bağırsaklar, kol ve bacaklar) hasar görülebilir.
  • Akciğer dokularında kapanmalar olabilir, bu durum akciğer enfeksiyonuna yatkın hale getirebilir. ECMO desteği sonlandıktan sonra solunum cihazından ayrılma gecikebilir ve yoğun bakımda yatış süresi uzayabilir.
  • Tedavi sırasında, özellikle kanüller boyun damarlarından yerleştirildiğinde, beyin fonksiyonlarında geçici veya kalıcı bozulmalara neden olabilecek değişiklikler (felç) gelişebilir. ECMO desteği sonlandıktan sonra bitkisel hayat gelişebilir.
  • Böbrek ve karaciğer yetmezliği gelişebilir. Bu nedenle geçici ya da kalıcı diyalize ihtiyaç duyulabilir.
  • Kanüllerin yerleştirildiği bölgelerde enfeksiyon gelişebilir, antibiyotiklere ihtiyaç duyulanilir. Enfeksiyon nedeniyle yaralar açılabilir ve tekrar cerrahi müdahale gerekebilir.
  • Tüm vücutta enfeksiyonlara yatkınlık ve dirençli enfeksiyonlar gelişebilir.
  • Tedavi sırasında ciddi ritm bozuklukları görülebilir, bu durumu düzeltmek için ilaçlar veya elektrik uyarısı gerekebilir.
  • ECMO cihazında ani sorunlar (hatların yırtılması, pıhtı ile tıkanması, yeterli akım sağlanamaması, vb.) görülebilir.

Kalp Ameliyatı Öncesi Bilinmesi Gerekenler

Sayın hastamız, yakın bir tarihte kalp ameliyatınız planlanmış bulunmaktadır. Ameliyatınız öncesinde bu sürecin güvenli ve sorunsuz geçebilmesi için tarafınızdan yapılması gerekenler aşağıda sıralanmıştır:

Sigara kullanıyorsanız solunumu ve kan akımını rahatlatmak için HEMEN BIRAKMALISINIZ.

Ameliyat için hastaneye gelirken yanınızda DAHA ÖNCE YAPILMIŞ OLAN TETKİKLERİNİZİ (Anjiyo raporu ve filmi, Ekokardiyografi raporu, Efor testi, röntgen, kan testleri, BT, MRI veya EKG) GETİRMEYİ UNUTMAYINIZ.

Ameliyat sırasında kanama ihtimalini azaltmak amacı ile doktorunuz tarafından aksi söylenmedikçe kan sulandırıcı etkisi olan aspirin, coraspin, plavix gibi ilaçların 5 (beş)  gün öncesinden kesilmesi gereklidir. Coumadin (Warfarin, Orfarin) kullananların ilaçları kesilerek kan düzeylerinin takip edilmesi gereklidir. Bu nedenle KULLANDIĞINIZ İLAÇLARIN EKSİKSİZ LİSTESİNİ MUTLAKA AMELİYATI GERÇEKLEŞTİRECEK OLAN DOKTORUNUZA

GÖSTERİNİZ VE ONUN TAVSİYELERİNE UYUNUZ! Aksi belirtilmedikçe kalp, yüksek tansiyon, şeker hastalığı vb. ilaçlarınızı kullanmaya devam ediniz.

KALP KAPAKLARI İLE İLGİLİ AMELİYAT OLACAK TÜM HASTALARIN VE

AÇIK KALP AMELİYATI OLACAK ÇOCUK HASTALARIN ameliyat öncesinde enfeksiyon ihtimaline karşı diş muayenelerini yaptırmış olmaları gereklidir. Eğer muayenede çürük veya abseli diş tespit edilmiş ise antibiyotik tedavisi altında bu dişlerin çekilmesi gerekebilir. AMELİYAT ÖNCESİ DİŞ DOKTORUNUZDAN TEMİZ RAPORU ALINMASI ŞARTTIR!

Ameliyat sırasında kullanmak amacı ile taze kan verebilecek kişilere ihtiyaç vardır. Bu nedenle kan grubunuzu öğrenerek aynı kan grubundan 4 (dört) kişiyi kan vericisi olarak belirleyiniz. Hastanemizde test edilerek kan vermesine engel durumu olmayan kişiler verici olarak kabul edilecektir. AMELİYAT GÜNÜ KAN VEREBİLECEK KİŞİLERİ ÖNCEDEN BELİRLEYİNİZ.

Kalp ameliyatlarının özelliğinden dolayı yakın zamanda yapılmış olan aşılar ve geçirilmiş ateşli hastalıklar ameliyatın riskini arttırabilir. Bu nedenle çocuk hastaların en son yapılmış olan aşılarının üstünden en az 1 (BİR) AY geçmiş olması gereklidir. Yakın zamanda ateşli hastalık geçirmiş olan çocukların ekip doktoru tarafından görülerek değerlendirilmesi ve hastanın durumuna göre ameliyat tarihinin ertelenmesi gerekebilir. LÜTFEN ÇOCUK HASTALARIN AŞI DURUMLARI VE GEÇİRMİŞ OLDUKLARI HASTALIKLAR HAKKINDA TAM VE EKSİKSİZ BİLGİ VERİNİZ.

 

Kalp ameliyatları sırasında kullanılan ilaçların bir kısmı gebelik halinde sakıncalı olabilir. Adet halindeki hastaların kanamaları artabilir. Hastanın gebe veya adet halinde olmaması için DOĞURGANLIK ÇAĞINDAKİ KADIN HASTALARIN SON ADET TARİHLERİNİ BİLDİRMELERİ VE GEBELİK TESTLERİNİ YAPTIRMIŞ OLMALARI GEREKİR.

KONTAKT LENS, PROTEZLERİNİZ, TAKMA DİŞLERİNİZ, TAKILARINIZ,

OJELERİNİZ varsa ameliyat öncesi çıkartılması gerekmektedir.

 

Hastaların ameliyat sonrası toplam YATIŞ SÜRELERİ ORTALAMA 4 – 6 GÜN kadardır.

Bu süre bazen hastanın ve hastalığın durumuna bağlı olarak uzayabilir.

 

Ameliyat için hastaneye gelirken yanınızda rahat edebileceğiniz kıyafetler getiriniz. Önden açılabilen pijama ya da eşorfmanlar, kısa pijama ya da şortlar getiriniz. Kıyafetler ve iç çamaşırlarınızın sık sık değiştirilmesi enfeksiyon kapmanızı önlemek açısından önemlidir.

Enfeksiyonu(mikrop kapmayı) önlemek için AMELİYAT BÖLGELERİNİZİN (göğüs, bacak, kol ve kasık bölgeleri) TRAŞI AMELİYAT ÖNCESİNDE HASTANEDE MAKİNE İLE YAPILMAKTADIR. Ameliyat bölgelerinizin traşında jilet vb. aletler kesiklere yol açabileceğinden dolayı kullanılmamalı ve EVDE TRAŞ OLUNMAMALIDIR.

Ameliyat bölgenizin traşından sonra hastanede banyonuzu yapmalısınız. Banyo sırasında vücudunuzu önce normal su ve sabunla yıkayıp daha sonra KLORHEKSİDİNLE (hastanede size verilecek olan antibakteriyal sabun) YIKAMALI VE DURULAMALISINIZ.

Ameliyata girerken çocuklarda 6 saat, erişkinlerde 8 saat açlık gerekeceği için, AMELİYAT ÖNCESİ GECE 24.00′ DEN İTİBAREN BİR ŞEY YİYİP İÇİLMEMELİDİR (Bu konuda servis

hemşirenizden bilgi isteyiniz).

 

Ameliyat öncesi dönemde kullandığınız ilaçlarınız ameliyat öncesi ve sonrası dönemde sağlık çalışanları tarafından verileceğinden DOKTOR VE HEMŞİRENİZE DANIŞMADAN İLAÇ KULLANMAYINIZ.

Hasta ve refakatçilerinin EL YIKAMASI enfeksiyon oluşumunu ve yayılımını önlemek de çok önemlidir. Yemek öncesi sonrası, tuvalet öncesi sonrası, hapşırma ve öksürmeden sonra, MUTLAKA ELLERİNİZİ 1-2 DAKİKA BOYUNCA YIKAYINIZ.

Diğer hastalarla temastan kaçınınız, eşya alış verişinde bulunmayınız (bardak, diş fırçası, tarak, tırnak makası, havlu gibi). Hapşıran ve öksüren kişilere yakın temasta bulunmayınız.

Hastanede bulunduğunuz sürece servisiniz dışında DİĞER SERVİSLERDE DOLAŞMAYINIZ. Hekim ve hemşirenizin verdiği bilgilere uygun davranarak ZİYARETÇİ KISITLAMASINA UYUNUZ.

Kalp Ameliyatı Sonrası Bilinmesi Gerekenler

Bu kitapçık, kalp ameliyatı sonrasında hasta ve ailelerinin sorularına kılavuz olmak üzere hazırlanmıştır. Buradaki bilgiler, hastaların çoğunluğuna uygun olacak şekilde hazırlanmış olmakla birlikte, kendi doktorunuzun önerilerinden farklılıklar gösterebilir. Buradaki genel bilgiler, sizin durumunuzu bilen ve yakından takip eden doktorunuzun önerilerinin yerini tutamaz.

Her hasta uygulanan cerrahi girişime farklı yanıt verir. İyileşme süreci farklılıklar gösterir. Bu açıdan her hasta “özel”dir. Kalp ameliyatları da birbirlerine benzerlikleri olmakla birlikte, koroner baypas, kapak tamiri, değiştirilmesi, aort damar ameliyatları gibi) önemli farklılıklar içerebilirler. Tüm bunlara rağmen bazı genellemeler yapılabilir:

AŞAĞIDAKİ DURUMLARIN KALP AMELİYATI SONRASINDA GÖRÜLMESİ NORMALDİR:

  • İştahınız çok açık değildir. Yemeklerden eski tadı alamayabilirsiniz. Hatta yemek kokusu duyduğunuzda mide bulantısı hissedebilirsiniz. Bu durum 1-2 hafta içerisinde düzelecektir.
  • Vücudunuzda bir miktar şişlik olabilir. Genellikle ameliyat sonrası erken dönemde ortaya çıkabilir ve çoğunlukla hızla düzelir. Ancak baypas ameliyatı için bacağınızdan damar alındı ise o bacakta şişlik 6-8 hafta kadar devam edebilir. Oturma ve yatma esnasında bacağın yukarıda tutulması ve elastik çorapların kullanılması (sabah kalkınca giyilmeli, akşam yatarken çıkartılmalı) şişliği azaltacak, zamanla tamamen düzelecektir.
  • Uykuya dalmakta zorluk çekebilirsiniz. Gece uykudan uyanıp, tekrar uyumakta zorlanabilirsiniz. Bu durum geçicidir. Bazen uyumadan önce ağrı kesici almak işe yarayabilir. Gündüz saatlerinde uzun süreli uyku gece uyumayı zorlaştırabilir. Nadiren rahatsızlık uzun sürerse hafif etkili uyku düzenleyiciler faydalı
  • Kabızlık çekebilirsiniz. Diyetinizde daha fazla meyve ve lifli besinlere yer Bazen laksatif almak gerekebilir.
  • Canınız sıkılabilir. Moralsizlik hissedebilirsiniz. Duygusal dalgalanmalar olabilir. Günler geçip sağlığınıza kavuştukça kendinizi daha iyi hissedeceğinizi düşünerek rahatlayabilirsiniz.
  • Yaralarınızın üzerinde hafif şişlik olabilir. Zamanla düzelecektir.
  • Özellikle göğüs damarının kullanıldığı baypas ameliyatlarında göğsün sol tarafında hissizlik, iğne batması, duyuda azalma gibi şikayetler olabilir. Genellikle birkaç haftada düzelir, nadiren 6 aya kadar
  • Ameliyattan sonra genellikle birinci gün ayağa kalkacak ve yürüyeceksiniz. İlk andan itibaren fizik tedavi programı başlayacaktır. Kendinizi daha iyi hissetmeniz ve ameliyatın etkilerinden kurtulmak için çoğunlukla 4-6 hafta kadar bir süreye ihtiyaç vardır.

YARALARINIZIN BAKIMI

Ameliyattan sonra dördüncü gün ılık su ve sabunla duş alabilirsiniz. Taburcu olduktan sonra hergün aynı şekilde duş alınabilir. Yaralar tamamen iyileşmeden yara yerini ovuşturmak sakıncalıdır. İyileşme süresince yara yerinde önce oluşan kırmızılık, 6-8 hafta sonra yerini yavaş yavaş beyazlığa bırakacaktır. Ameliyattan sonra ilk bir yıl uzun süre güneş banyosu yapmak, yara üzerinde pigmentasyona ve hoş olmayan görünüme yol açabilir. Yara üzerine aksi doktorunuz tarafından tavsiye edilmedikçe herhangi bir kremi yağ, losyon, pudra vs. sürmeyiniz.

Yaralarınızı her gün kontrol edin ve aşağıdakilerden birini fark ederseniz doktorunuza danışın:

  • Yara bölgesinde artan hassasiyet ve ağrı
  • Yara kenarlarından taşan ve artan kızarıklık ve şişlik
  • Akıntı
  • Israrlı ateş

Yukarıdaki genel prensipler dışında:

  • Uzun süreli ayakta durmayınız ve aynı pozisyonda uzun süre oturmayınız.
  • Otururken ayaklarınızın altına sehpa vb gibi bir yükseklik
  • Gün içinde ayakta durma ile bacaktaki şişlik artar, bacak yüksekte tutulduğunda azalır. Her zamankinden fazla oluşan şişlik varsa ve gerilemiyorsa doktorunuza danışmalısınız.
  • Varis çorabınızı 4 hafta kadar kullanınız. Yatarken çıkarıp su ve sabunla yıkayınız ve kurutunuz.

İLAÇLAR:

Taburcu olmadan önce ilaçlarınız size reçete edilecek, ayrıntılı olarak anlatılacak ve nasıl kullanacağınız tarif edilecektir. Bu önerilere uyunuz. Gerekirse ayrı bir ajanda oluşturunuz ve her zaman görebileceğiniz bir yerde bulundurunuz. İlaçlarınız genellikle devamlı kullanılacak ilaçlardandır. Kontrole geldiğinizde yeni düzenlemeler yapılabilir. Aksi söylenmedikçe ilaçlara aynı dozda devam ediniz.

Bazen ilaçların yan etkileri ile karşılaşabilirsiniz. Aşağıdakilerden herhangi biri oluşursa doktorunuza başvurunuz:

  • Aşırı bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal ve kabızlık
  • Ayağa kalktığınızda baş dönmesi, bayılacak gibi hissetme
  • Bilinç bulanıklığı
  • El ve ayaklarda uyuşma
  • Çok hızlı veya yavaş nabız atışı
  • Deride yaygın kızarıklık
  • Beklenmedik morarma ve kanama  

Aktivite:

 Göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı veya bayılma hissi hissederseniz, yaptığınız aktiviteyi hemen bırakın ve dinlenin. Yaklaşık 20 dk da rahatlama olmazsa doktorunuzu arayın.

Giyim:

 Yaranıza baskı oluşturmayacak rahat giysileri tercih edin.

İstirahat:

 Hızlı iyileşmek için, aktiviteye olduğu kadar, istirahate de ihtiyacınız vardır. Gün içerisinde kısa süreli uykular faydalı olabilir. Yemekten sonra 30 dk. dinlenmek uygundur. Aktivite ve dinlenme dönemlerinizi durumunuza göre zaman içerisinde aktivitenizi artıracak şekilde programlayın.

Yürüyüş:

Vücut kan dolaşımı ve kalp kası için en iyi egzersizdir. Aktivitenin dereceli olarak artırılması önerilir. Çok soğuk veya sıcak havalarda dışarı çıkmaktan kaçınınız, ev içinde veya spor salonu, alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda yürüyüş yapabilirsiniz. Herkesin aktivitesinin ilerleyişi farklıdır. Hedef 5-10 dk. ile başlayıp, haftada 3-4 gün 45 dk. yürüyüş yapılmasıdır.

Egzersiz sonunda nabız sayınız, egzersize başlamadan önceki değerden 30/dk daha fazla ise, kendinizi fazla zorluyorsunuz anlamına gelir. Aktivitenizi biraz azaltın. Nabız sayınızı, işaret ve orta parmaklarınızı el bileğinin dış kısmına yakın bölgesine koyarak ölçebilirsiniz. Nabzınızın kaç defa attığını 15 sn. boyunca sayıp 4 ile çarparsanız dakikadaki nabız sayınızı bulursunuz. Nabız hissetmekte zorluk çekerseniz, bir sağlık görevlisine danışabilirsiniz.

Merdiven çıkma:

 Aksi söylenmedikçe yavaş adımlarla merdiven çıkabilirsiniz. Yorulduğunuzda bir süre dinleniniz. Merdiven korkuluklarından tutunabilirsiniz ancak kendinizi tutunarak yukarı çekmeyin, bacaklarınızı kullanın.

Cinsel yaşam:

 Kendinizi hazır hissettiğinizde cinsel yaşamınıza dönebilirsiniz. Bu genellikle 2-4 haftayı alır. Başlangıç olarak pasif pozisyonların tercih edilmesi uygun olur.

Araba sürme:

 Ameliyattan sonra 6 hafta araba, bisiklet veya motosiklet kullanmayınız. Bu göğüs kemiğinizin iyileşmesi için gerekli olan süredir. Bu süre içerisinde hareketleriniz de daha yavaş ve sınırlı olmalıdır. Araba içinde yolcu olarak seyahat edebilirsiniz. Uzun yolculuklarda 2 saatte bir arabadan inip yürüyüş yapılması önerilir.

Yük taşıma, kaldırma:

 Altı haftalık iyileşme süreci içerisinde, 5 kg.’ dan fazla ağırlığın kaldırılması, itilmesi, çekilmesi uygun değildir. Çocukların kaldırılması, market alışverişi, halı süpürme, yer temizliği benzeri aktiviteler de bu süre içerisinde kısıtlanmalıdır.

Kilo takibi:

 Her sabah aynı tartı ile tuvalete çıktıktan sonra fakat kahvaltıdan önce tartılın ve bu değerleri not edin. Aşırı kilo alımı veya verilmesi doktora danışmayı gerektirir.

İşe dönüş:

 Hastaların çoğu, 6-8 hafa sonra işlerine dönebilirler. Yorucu olmayan masa başı işleri için daha erken zamanlarda başlanabilir. Özellikle yorucu, zorlayıcı işlere geri dönmeden önce doktora danışılması uygun olur.

Ziyaretçiler:

Eve çıktıktan sonra ilk iki hafta mümkünse ziyaretçi kabul etmeyiniz. Ziyaretçilerle beraber iken yorgunluk hissederseniz, izin isteyin ve istirahate çekilin. Sizi anlayışla karşılayacaklardır.

Kalp Sağlığı Hakkında Bilgilendirme

KALP SAĞLIĞI KİTAPÇIĞI

GENEL BİLGİLER

Kalp ve damar hastalıkları genel olarak aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir.
• Koroner kalp hastalıkları
• Kalp kapağı hastalıkları
• Doğumsal kalp hastalıkları
• Büyük damarlarda görülen anevrizma, yırtılma ve daralma

Koroner kalp hastalığı, en sık karşılaşılan kalp hastalığıdır. Kalbi besleyen koroner damarlardaki daralma ve tıkanmalarla kendini gösteren koroner kalp hastalıkları tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibiülkemizde de ölüm nedenleri içinde ilk sırayı almaktadır.

Son 25 yılda koroner kalp hastalıklarında görülen bu hızlı artışın başlıca nedenleri şunlardır:

1. Hızla artan sigara tüketimi (erkekler de %70, kadınlarda %40 oranında)
2. Giderek bozulan diyet alışkanlıklarımız (Kalbe faydalı Akdeniz diyeti yerine hayvansal yağ veya doymuş yağlardan zengin yemek çeşitlerinin tercih edilmesi)

3. Hızlı kentleşmenin ve teknolojinin getirdiği fiziksel hareketsizlik ve ruhsal stres

Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon kalp hastası olduğu hamin edilmektedir. Yılda yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçirmekte ve bunların 100 bini ölümle sonuçlanmaktadır. Kalp krizi ve koroner kalp hastalığı, çalışan kişileri hayatın en üretken çağında yakalamaktadır. Önceden çok fazla uyarı vermediği için kişinin kendisi, ailesi, işvereni veya iş verdiği kişiler tamamen hazırlıksız bir şekilde kalp krizinin kötü sonuçlarına katlanmak zorunda kalmaktadır. Her yıl yüzlerce iş günü kalp hastalıkları nedeni ile kaybedilmekte, ülkemizde emek ve bilgi üretkenliğine önemli bir darbe inmektedir.Kalp krizi nedeni ile ‘ani ölüm’ şeklinde hayatını kaybeden kişiler bazen sadece kendi ailelerini değil, aynı zamanda bulundukları sosyo-ekonomik görev itibarı ile tüm ülkeyi de sarsabilirler.

Ülkemizde başlıca ölüm nedenleri

1. Kalp ve Damar Hastalıkları %47
2. Bebek ve Çocuk Ölümleri %16
3. Kanserler %12
4. Solunum Sistemi Hastalıkları %5
5. İnfeksiyon Hastalıkları %5
6. Kaza (iş,Trafik, Terör) %4
7. Gastrohepatik (Mide, Karaciğer Hastalıkları) %4
8. Genitoüriner (Böbrek, Prostat Hastalıkları) %2

KALP HASTALIĞI BELİRTİLERİ

1. Göğüs Ağrısı

Göğüs kafesinin ön kısmında duyulan baskı hissi, sıkışma hissi ve özellikle bu ağrının bir efor veya hareket sırasında gelip, dinlenmekle tamamen geçmesi hastaya ve doktoruna kalp hastalığı ipucunu verir. Bu ağrı bazen sol omuz, sol kolun iç kısmı, boyun ya da alt çene ve sırttaki kürek kemiklerinin arasına da yayılabilir veya öncelikle bu bölgede hissedilebilir. Bunlar da genellikle efor veya egzersiz (yürüme, koşma gibi) sırasında ortaya çıkar ve dinlenmekle (5 dakikada kısa bir süre içerisinde) geçer. Ancak, aynı ağrılar otururken, yemek yerken, uyku sırasında da gelir ise bu durum daha ciddi bir kalp hastalığının (kalp krizi) habercisidir. Bu durum, derhal bir ambulansla en yakın kalp merkezi veya hastanenin acil servisine gidilmesini gerektirmektedir. Hayati tehlike söz konusu olduğundan bu durumda en etkili müdahele hastanelerde yapılabilir.

2. Nefes Darlığı

Genellikle yürüme ve koşma sırasında hızlı soluma ve buna rağmen rahat nefes alamama duygusudur (hava açlığı). Göğüs ağrısı şikayetlerinde olduğu gibi, nefes darlığı da dinlenme 3halinde gelebilir ve bu durum ciddi bir kalp hastalığının habercisi olabilir. Ancak bazı akciğer hastalıkları da (astım, amfizem gibi) benzer belirtilere yol açabilir ve gerçek sebebin kalpten mi, yoksa akciğerden mi kaynaklandığının anlaşılması çok zor olabilir. Bu gibi durumlarda bir kalp uzmanının ileri tetkikleri yaptırıp (hatta bazen akciğer uzmanı ile birlikte çalışarak) hastanın gerçek sorununu saptaması gerekebilir.

3. Çarpıntı

Kalp hızını aniden çok yükselmesi (dakikada 100-300 arası atım gibi) veya çok düşmesi
(dakikada 30-40 atım gibi) sonucunda veya düzensiz kalp atışlarına bağlı olarak göğüs kafesi
içerisinde kalbin olduğu yerde hissedilen çarpıntı duygusudur.4. Senkop (Bayılma)

Genellikle ayakta dururken birdenbire bilinç kaybı olup yere yığılma ve kısa bir süre sonra kendine gelme halidir. Son derece ciddi bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi diğer çok sayıdaki daha az ciddi sebeplerden de kaynaklanabilir.

5. Ayaklarda Şişme (Ödem)

Her iki ayak bileği, ayak üstü veya alt bacağın ön kısmında su birikmesine bağlı olarak şişme olmasıdır. İleri derecede bir kalp yetmezliğine bağlı olabileceği gibi, karaciğer ve böbrek bozukluklarına da bağlı olabilir. Kesinlikle araştırılması gerekir.

KALP DAMARLARINDA DARALMANIN OLUŞUM BASAMAKLARI

Sağlıklı Damar: Normal damar iç yüzeyi çok ince bir zarla kaplıdır (endotel). Bu zar, kanın akışkanlığını sağlayan ve damar içinde pıhtı oluşmasını engelleyen maddeler salgılar.Sertleşmiş Damar (Gizli Kalp Hastalığı Dönemi): Geçen zamanla birlikte vücuttaki atardamarlarda yer yer yağ (kolesterol) birikimi olur. Bu birikim çok uzun bir süre içerisinde oluşur (10-20 yıl gibi). Erken dönemde damarlardaki daralma (darlık derecesi % 30-40) kan 5akımına önemli bir engel oluşturmadığı için hiçbir şikayete yol açmaz ve bulgu vermez Bu dönemde teşhis koymak çok zor bazen imkansızdır.Sertleşmiş ve Daralmış Damar (Aşikar Kalp Hastalığı): Damar çeperinde yağ (kolesterol) birikimi, değişen hızlarla ama hiç durmadan devam eder. Darlık derecesi % 70-80’i geçtiği anda hastalarda göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi yakınmalar ortaya çıkabilir.Tam Tıkalı Damar (Kalp Krizi Anı): Daha önceden yağ (kolestrol) birikimi neden ile daralmış olan kalp damarı, hiç beklenmedik bir anda, çok büyük bir hızla (saniyeler veya dakikalar) darlık üzrinde olşan bir ‘pıhtı’ ile tıkanabilir. Bu durumda kalp kasına hiç kan gitmeyeceği için kalp kası canlılığını tamamen yitirir. Bu duruma tıp dilinde ‘enfaktüs’ adı verilir (kalp krizi).

KALP KRİZİ GEÇİRME RİSKİNİZ NEDİR?(Kalp krizi Risk Analizi)

Aynı yaşta olsa bile her insanın kalp krizi geçirme riski, bir diğerine göre oldukça farklıdır. Bu risk düşük, orta, yüksek ve aşırı yüksek olarak derecelendirilebilir. Derecelendirme yapılırken ‘risk faktörleri’ adı verilen durumler göz önünde tutulur.

Genel Risk Faktörleri

1. Yüksek Kolestrol
2. Yüksek Tansiyon
3. Diyabet (Şeker Hastalığı)
4. Sigara Kullanımı
5. Ailede Kalp Hastalığı Öyküsü
6. Hareketsiz Yaşam Biçimi
7. Yaş (35-40 ve üzeri)

Yeni Tanımlanan Risk Faktörleri

1. Homosistein (kan seviyesi)
2. Fibrinojen düzeyi
3. CRP (kan seviyesi)
4. Lipoprotein-a

Yukarıdaki ‘risk faktörleri’ aynı kişide ve aynı anda ne kadar çok sayıda bulunuyor ise o kişinin riski o kadar yüksektir. Bu faktörlerin hiçbiri olmadan da kişi kalp krizi geçirme tehlikesi altındadır. Ancak, bu oran çok düşüktür (Yıllık risk % 0.5-1). Buna karşılık 7 geleneksel risk faktörünün bir arada bulunması o kişideki yıllık kalp krizi ihtimalini ve ani kalp ölümü riskini yıllık %50’ye yaklaştırır.

RİSKİ YÜKSEK KİŞİLER NELER YAPABİLİR?

• Kan kolesterol seviyesinin ve özellikle ‘iyi kolesterol (HDL)’ ve ‘kötü koleterol (LDL)’ oranlarının en ideal seviyeye çekilmesi diyet ile sağlanamıyor ise ‘Statin’türünden kolesterol düşürücü ilaç kullanımına başlanmalı ve düzenli kontrollerle sürekli kullanılmalıdır.
• Düzenli Aspirin kullanılmalıdır. (günde 80-300 mg)
• Tansiyon ve eğer varsa şeker hastalığının kontrolünün son derece düzenli şekilde yapılması gereklidir.
• Egzersiz olarak; haftada 5 gün ve her gün 45 dk. (5 km) olmak üzere yürüyüşyapılmalıdır.
• ‘Gizli Kalp Hastalığı’ şüphesi olan kişilerde veya kalp hastalığı şüphesi uyandıran şikayetleri bulunan kişilerde efor testi (stres testi) yapılmalıdır.
• Diyet olarak, yağ ve kalori miktarı azaltılmış sebze-meyve ağırlıklı beslenme ömür boyu sürecek şekilde benimsenmelidir.
• Sigara içimi tamamen ortadan kaldırılmalıdır.

KALP KRİZİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Göğüs ağrısı ve nefes darlığı kalp krizinin en önemli belirtisidir. Aniden başlayan, göğsün ön duvarından boyna ve çeneye doğru yayılan, bazen omuz ve kolların iç kısmına vurabilen sıkışma/baskı hissi tarzındaki ağrılar kalp krizini düşündürmelidir. Bazı durumlarda ( hastaların yaklaşık %30 unda) göğüs ağrısı olmadan da (özelikle şeker hastalarında ) kalp krizi geçirilebilir (sessiz kalp krizi) . Bazen ani başlayan nefes darlığı, soğuk terleme ve kalp 8çarpıntısı olabilir. Bu şikayetlerin kalp krizi olup olmadığı sorusu akla geldiği an, hemen en yakın bir hastane acil servisine başvurup, kalp elektrosu çektirerek, bu konuda uzman bir hekimle görüşmek hayati önem taşımaktadır. Kalp krizinin belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterir ve bu belirtiler çok karmaşık olup, hastaları ve bazen son derece deneyimli hekimleri bile teşhis koymakta zorlayabilir.

KALP KRİZİ ANINDA NELER YAPILABİLİR?

Kalp krizinin geçirilmekte olduğunun farkına varılmış ise ilk yapılacak şey hemen tam donanımlı bir ambulans ile mümkünse ‘Kalp Krizi Merkezi’ olan bir hastaneye süratle ulaşmaktır. Ambulans beklenirken bir adet aspirin (160-300 mg dozunda ) alınmalıdır. Eğer kalp krizi hastada ‘ ani kalp durmasına’ yol açmış ise o zaman derhal suni solunum ve kalp masajı başlatılmalı ve derhal ambulans çağrılmalıdır. Sık görülen bir hata olarak; kalp krizi geçiren kişiler ambulans dışında bir taşıt ile (taksi,özel oto gibi) hastaneye taşınır ki bu durum, son derece tehlikeli ve başkalarının hayatı için de riskli bir davranış şeklidir.

KALP KRİZİ MERKEZİ

Kalp krizlerinde hayati tehlikeyi atlatmada en önemli faktör, ilk bir saat içindeki müdahale ve bunu izleyen tedavinin son derece akıcı ve hızlı bir şekilde, bu konuda eğitim almış kişilerce (kardiyolog kalp cerrah, acil servis ve koroner bakım uzmanları) sağlanmasıdır. Olay yerinde (ev, ofis, çarşı vb.) çekilen kalp elektrosunun kalp krizi merkezindeki kardiyoloğa bir cep telefonu ile aktarılması (trans-telefonik yöntem) ile kalp krizi teşhisi doğrulanır ve tedavisine de olay yerinde başlanıp ambulans içinde devam edilebilir. Eğer hastane öncesi dönemdeki tedavi girişimleri ile tıkalı olan kalp damarı açılmamış ise, bu takdirde hasta, hemen koroner anjiyoplastiye alınıp, balon anjiyoplasti yöntemi ile damarı açılır. Eğer hastanın damar yapısı buna uygun değil ise hasta derhal acil by-pass ameliyatına alınır. Bu sayede tıkanan kalp 9damarında kan akımı tekrar sağlanır ve hastanın kalp krizini, kalbinde en az hasar olacak şekilde atlatması sağlanmış olur.

KALP KRİZİ ATLATILDIKTAN SONRA YAPILACAKLAR

Kalp krizi tedavisi, hastanede 4-7 gün yatarak tedaviyi gerektirir. Bu tedavi bitiminden sonra kişi eve dönüp, günlük 5-10 dk’lık yürüyüşlere hemen başlayarak bu süreyi 1-2 hafta içinde tamamen normal yaşama dönebilir. ( iş hayatı ve cinsel yaşam dahil)
Kalp Krizi sonrası dönemde tıbbi tedavinin 3 ana hedefi vardır.
a. Tekrar oluşabilecek ikinci bir kalp krizinin engellenmesi
b. Kalbin giderek büyümesine engel olunması
c. Ani kalp ölümlerinin engellenmesi

Bu amaçla hemen her hastanın kullanması gereken 4 ana ilaç grubu vardır.
1. Aspirin
2. Statin grubu kolestrol düşürücü ilaçlar
3. ACE-İnhibitörü adı verilen kalbin büyümesinin engelleyen ilaçlar
4. Beta-Bloker adı verilen ve ani kalp ölümlerinin engellenmesinde etkin ve emniyetli ilaçlar

Ani kalp ölümü riski yüksek olan bazı kişilerde vücuda takılabilen otomatik elektroşok cihazı ( AICD) ve/veya ‘ Amiodaron’ adı verilen kalp ritm düzenleyicisi bir ilaç kullanılabilir.

KALP SAĞLIĞINA ODAKLI YAŞAM BİÇİMİ

Uzun süreli ve sağlıklı bir yaşam için yatırım yapılacak en değerli organ kalptir. Her türlü yatırımda olduğu gibi bu ‘sağlık yatırımını’ da erken yaşta başlamak gereklidir. Kalp ve damar sağlığına uygun diyet alışkanlığına mutlaka çocukluk çağında başlamalı ve ömür boyu sürdürmelidir.  Egzersiz sayesinde damar iç cidarından (endotel) ve diğer iç salgı bezlerinden salgı bezlerinden salgılanan kimyasal maddeler (hormonlar) damar çeperinde yağ ve pıhtı birikmesine engel olurlar. Bu iç salgı olayının gerçekleşmesi için en az 45 dk süreyle ve kalp hızını 120 atım/dk ‘ya çıkarıp, o ayarda tutacak tempoda yürümek gerekmektedir. Bu egzersiz alışkanlığının haftada 5 gün ve ömür boyu sürdürülmesi gereklidir. Sigara tüketimi ülkemiz 10için çok önemli bir sağlık sorunudur. Üzülerek söylemek gerekir ki, dünyada kişi başına düşen sigara tüketiminin en çok olduğu ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Çoğu kişi sigara kullanma alışkanlığına ortaokul ve lise yıllarında başlamaktadır. Özellikle bayanlarda son yıllarda önemli birartış olmuştur. Sigara kanı koyulaştırarak pıhtı oluşturmaya yatkın hale getirir ve damar cidarının yağ (kolesterol) tutmasını kolaylaştırıcı zemin hazırlayarak damarların hızla yaşlanmasını teşvik eder. Kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır. Diyet alışkanlığı son derece önemli bir konudur. Ülkemizde 5-10 yıl içinde görmeye başladığımız ‘fast-food’ alışkanlığını giderek artması, önümüzdeki 25 yılda kalp hastalıklarından ölenlerin sayıca patlama derecesine ulaşmasında sigara ile birlikte en önemli faktör olacaktır. Sağlıklı bir diyet; katı ve kızartılmış yağlardan uzak dengeli bir şekilde dağıtılmış -protein karbonihidrat- doymamış yağ asitleri içeren ‘ Akdeniz mutfağı diyeti’ne paralel olmalıdır. Yani sebze-meyve ağırlıklı beyaz et ve balık eti bakımından zengin, ‘zeytinyağı’nın tercih edildiği ve karbonhidratların makul derecede tutulduğu diyet şeklidir. Diyet konusunda neler yapılacağının genellikle iyi bilinmesine karşın sağlıklı diyete ömür boyu sadık kalınmasında önemli sorunlar vardır.

KALP HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

1. Efor Testi (Stres testi)

Efor testi iki şekilde uygulanabilir
a. Eforlu EKG (Elektrokardiyografi)
b. Stres EKO (Ekokardiyografi) (Eforla veya ilaçlı)

a. Eforlu EKG testi:
Kalp damarlarının darlığında şüphelenilen hastanın, yürüme bandı üzerinde hızlı tempoda yürütülmesi esnasında sürekli olarak kalp elektrokardiyografisinin çekilmesi ‘efor testi’ olarak adlandırılır.

b. Stres Ekokardiyografisi:
Bazı özel durumlarda kalbin ultrasonografik incelemesi (EKO), efor testinden hemen önce ve hemen sonra alınarak, kalp hastalığı teşhisinin doğruluk payı, normal efor testine göre daha da artmış hale getirilir. Efor testi için 4 saatlik açlık süresi gereklidir. Hastaların, mümkünse beraberinde spor ayakkabısı ve eşofman ile gelmesinde fayda vardır.

2. Ekokardiyografi ve Renkli Doppler
İnsan kalbinin yapısı, boşluklarının çapları, kalp adalesinin çalışma kapasitesi ve özellikle kalp kapaklarının yapısı ve işlevlerini, ses dalgası yöntemi ile canlı görüntüye çevrilen tekniğe ekokardiyografi (EKO) adı verilir. Bu test için hiçbir ön hazırlık veya açlık gerekmez ve kısa süre içinde tüm test tamamlanabilir.

3. Kalp Kateterizasyonu ve Koroner Anjiografi
Kalbin yapısının, kalp odacıkları ve büyük damarlardaki basınç değerlerinin, kalp kapakçıklarındaki darlık ve yetersizliklerin ve özellikle kalp damarlarında daralma veya tıkanıklık olup olmadığının kesin olarak gözlenebilmesi kalp kataterizasyonu ve koroner anjiografi sayesinde mümkün olmaktadır. Bu teknoloji sayesinde kalp damarlarının her birinin farklı açılardan ayrı ayrı radyolojik fotoğrafları çekilir. İşlem süresi genellikle 10-20 dk arasındadır ve işlemden sonra 4-6 saatlik yatak istirahatı gerekmektedir. Kasık atar damarından lokal anestezi altında kalbe kadar ilerletilen bir katater yardımı ile yapılır. Kalp katateri sırasında kalbin içindeki basınçlar ölçülür ve aynı zamanda sol kalp boşluğuna ‘boyalı madde’ verilerek kalbin kasılma işlevi de incelenir.

4. Holter Monitör (Kalp Ritmi veya Tansiyon Holteri)
Kalp ritminin 24 saat takip edilip,kayıt edilmesi holter adı verilen cihaz ile gerçekleştirilmektedir. Bu cihaz sayesinde kalp ritim bozukluğu teşhiş edilebilmektedir.Tansiyon holteri de hastaların tansiyonunun 24 saat boyunca, gün içinde, gerçek hayat koşulları altında gösterdiği dalgalanmayı ve uyku sırasındaki tansiyon değerlerini kayıt eder.

5. Elektrofizyolojik Çalışma
Kalpte oluşan ritim bozukluklarının en kesin teşhis yöntemidir. Kasık toplardamarından lokal anestezi altında kalbe kadar ilerletilen bir özel kateter yardımı ile yapılan bu işlem sayesinde, kalbin çok hızlı (taşikardik) veya çok yavaş (bradikardik) çalışmasına yol açan ritim bozukluklarının yerleri ‘milimetrik’ ölçümlerle saptanır, kesin tedavi için gerekli ‘Ritim Bozukluğu Haritası’ çıkartılır. Son derece gelişmiş bilgi birikimi ve teknoloji gerektiren bu yöntem Türkiye ‘de sadece birkaç merkezde uygulanabilmektedir.

6. Kardiyak MR
Kalp zarının, kalp odacıkları ve kapaklarının, kalp adalesinin ve kalpten çıkan çıkan büyük atardamarların yapısını ve bazı kalp hastalıklarını (daralma, genişleme, kireçlenme gibi) son derece kolay ve hastaya zarar vermeyen bir şekilde ortaya koyan görüntüleme yöntemidir. İşlem süresi 15 dk civarındadır ve herhangi bir ön hazırlık gerektirmez.

7. Nükleer Kardiyoloji

a) Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi (Talyum Testi): Kalbi besleyen damarlarda herhangi bir tıkanıklık veya darlık olup olmadığının araştırılmasında, efor testine göre daha duyarlı bir yöntemdir. Damar yolu ile verilen ve radyoaktif bir madde olan Talyum ile istirahat sırasında ve eforda kalp kasının kanlaması (veya beslenmesi) incelenir. Testin aç olarak yapılması gereklidir.

b) MUGA: Kalbin sol karıncığının pompalama gücünün ölçümünde en kesin yöntemdir. işlemden önce Teknesyum adı verilen bir radyoaktif madde ile kanın alyuvarları işaretlenir. Görüntüleme EKG kaydıyla eşzamanlı yapılarak kalp fonksiyonu ölçülür.

KALP HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ:

İNVAZİV KARDİYOLOJİK YÖNTEMLER

Koroner Anjıoplasti ve Stent
Kalp damarlarındaki yerel daralmaların cerrahi olmayan bir yol ile açılması işlemine koroner anjıoplasti adı verilir (balonla damar açılması). Kasık atardamarından girilerek, kalbin damarlarına doğru itilip buraya yerleştirilen ‘kılavuz tel’ aracılığı ile sönük durumdaki balon bu kılavuz tel üzerinden kaydırılarak darlığın olduğu bölgeye yerleştirilir ve dışarıdan verilen basınçla şişirilip (yaklaşık 3 cm boyunda ve 3-4 mm eninde) kalp damarı kalınlığı açılmış olur. Bazı durumlarda bu balon üzerine önceden yerleştirilmiş bir metal kafes (Stent) damar içinde kalıcı bir bırakılarak damarın yeniden daralma ihtimali azaltılmış olur. Her kalp damar darlığı bu yöntemle açılmaya aday değildir. Bazı hastalar için by-pass ameliyatı, bazı hastalar için de kalp ilaçları en etkin ve emniyetli tedavi şekli olabilir; Bu kararı ancak ilgili uzmanlar verir.
• Balon Valvuloplasti
Daralmış olan kalp kapaklarının, açık kalp cerrahisi gerektirmeden, balonlu katater (2-25 cm çaplı balon) kullanılarak genişletilmesi işlemidir. Ameliyat riski yüksek olan kişilerde ve gebelerde tercih edilen bir kapak genişletme yöntemidir. Her hasta bu işlem için aday olmayabilir. İyi seçilmiş olgularda uzun dönemdeki sonuçları oldukça yüz güldürücüdür.
• Kateter Ablasyon
Kalbin hızlı ve düzensiz alışmasına yol açan ritim bozukluğunun odağı bulunduktan sonra (elektrofizyolojik çalışma ile) bu odağın, yüksek frekanslı radyo dalgaları ile ‘yakılması’ işlemidir. Kasık toplardamarından kalbe ilerletilen ince bir tel kablo aracılığı ile yapılır. İşlem süresi 1-4 saattir ve en az bir gün hastanede kalmayı gerektirir.
• Pace Maker (Kalp Pili)
Kalp ritminin yavaşlamasına yol açan kalpteki iletim sistemi kusurlarında (bradikardi) kalp hızının belli bir değerin (60-70 / dk gibi) altna düşmemesini sağlamak için kalbe yerleştirilen basit bir kablo ve buna bağlı olarak deri altına yerleştirilen pil ile tedavi sağlanabilir. Ameliyat gerektirmez; işlem sresi 1-1,5 saattir ve hastanede kalış süresi 1-2 gündür.
• AICD (Vücuda Takılabilen Otomatik Kalp Elektroşok Cihazı)
Hayati tehlike yaratabilecek kalp ritim bozukluklarının en etkin tedavi şeklidir. Ameliyat gerektimeyen bir yöntemle omuz toplardamarından ilerleyerek sağ kalp boşluğuna bir elektrod (kablo) yerleştirilir ve sol köprücük emiği altına da bataryası yerleştirilir. Bu batarya sadece kalpte bir ritim bozukluğu olduğu anda devreye girer, diğer zamanlarda beklemededir. Bu cihaza ihtiyacı olan hastaların seçimi ve bu cihazın takılması ‘Kardiak Elektrofizyolog’ tarafından yapılabilir.

KORONER YOĞUN BAKIM

Kalp krizi geçirmekte olan hastaların ilk 2-4 günlerini geçirdikleri hastane ünitesi ‘Koroner Yoğun Bakım Ünitesi’ olarak adlandırılır. Kalp krizinin en telikeli anları ilk 48-72 saattit. Bu dönemde ani kalp durması, ağır kalp yetmezliği durumu gelişip, ölümle sonuçlanabilir.Koroner Bakım Ünitesi, bu ktü olaylara müdahele için hazırlanmış en güvenli ortamdır. Hayati tehlike doğduğunda bu tehlikeyi ortadan kaldıracak kesin müdahele saniyeler içinde uzman kişiler tarafından gerçekleştirilir.

CERRAHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

1.Koroner By-pass Ameliyatı

Kalbi besleyen damarlardaki daralmanın tedavisi amacı ile, kalpten çıkan ana atardamar (aort) ve kalbin kendi damarlarındaki (koroner arterler) daralmanın ilerisine uzanan damar köprüleri oluşturma işlemine ‘koroner by-pass ameliyatı ‘ adı verilir. Bu operasyon çoğunlukla bir açık kalp ameliyatı gerektirir; yani insan kalbi ve akciğerleri tamamen durdurularak kalbin üzerinde daha rahat çalışma olanağı sağlanır ve bu esnada beyin ve diğer organların kan ve oksijen ihtiyacı vücut dışında bulunan bir yapay ‘kalp-akciğer’ makinesi sayesinde karşılanır.By-pass ameliyatında kullanılan damarlar, bacak toplardamarı (safen ven), göğüs ön duvarınıbesleyen atardamar (internal Mamarian Arter, IMA) veya kol atardamarı (radyal arter) olabilir. Bunların seçimi hastadan hastaya değişkenlik gösterir. Genelde atardamarların (IMA ve radyal arter) uzun dönemde açık kalma şansı toplardamarlara (safen ven) oranla daha yüksektir.Bazı hastalarda by-pass ameliyatı kalp durdurulmadan da yapılabilir.(çalışan kalpte By-pass ameliyatı). Bu işlemin amacı hastaya yapılan göğüs kafesi kesisinin daha kısa olması, ameliyat süresinin daha az olması ve yapay kalp-akciğer makinesine ihtiyaç duyulmamasıdır.

2.Kalp Kapağı Ameliyatı

Kalp içinde bulunan ve kanın kalp içindeki akış yönünü belirlemede görev alan kapaklar,toplam 4 tanedir. Zamanla ve çeşitli sebeplerden dolayı (doğuştan kalp romatizması, kireçlenme veya kapak iltihabı) görevini yapamaz hale gelir. Kapaklarda daralmalar veya yetersizlikler ortaya çıkar. En sıklıkla ‘arıza gösteren’ kapaklar, Aort ve Mitral kapak adı verilen kapaklardır. Bu durumda bozulmuş olan kapaklar çıkarılır ve yerine ‘yapay kalp kapağı’ takılır. Bu işlem de, bypass ameliyatında olduğu gibi bir açık kalp ameliyatı gerektirir.

Yapay kapak olarak mekanik kapak veya biyolojik kapak seçenekleri mevcuttur. Mekanik kapaklar çok daha dayanıklıdır, ancak ömür boyu kan sulandırıcı ilaç (Coumadin) kullanımı gerektirir. Biyolojik kapaklar ise daha kısa ömürlüdür ancak kan sulandırıcı ilaç (Coumadin) kullanımı gerektirmez. Bazı özel durumlarda ‘arızalı kapak’ değiştirmek yerine kapak tamir edilmeye çalışılır. Bazen bu tamir oldukça zor bir teknik gerektirebilir, ancak kalbin kasılma performansı açısından ve ‘Coumadin’ gerektirmediğinden dolayı yapay kapaklara göre daha fazla tercih edilir.

3.Aort ve Diğer Arter (Atardamar) Ameliyatları

Kalpten çıkan en büyük damar olan aortun, uzun süreli yüksek basınca maruz kalması sonucu iç cidarından başlayarak yırtılması olayına ‘aort diseksiyonu’ adı verilir. Son derece acil bir durumdur ve hayati tehlike söz konusudur. Aort damarındaki yırtılmanın yerine göre, klinik seyir farklılıklar gösterebilir. Hastanın, hemen teşhis konulup, saatler içerisinde ameliyata alınması gerekebilir ve yırtılmış olan aort kısmı, yapay damar ile değiştirilerek tamir edilir. Aortun bazı bölgelerinde doğuştan veya sonradan olan sebeplerle yerel ‘balonlaşma (anevrizma)’ olabilir. Bu anevrizma çapı 5,5 – 6 cm’e ulaştığında ‘patlama’ riski oldukça yüksektir. Bu nedenle damarın bu bölgesinin çıkartılıp yerine yapay damar konulması gerekir. Eğer anevrizma göğüs kafesi içinde ise açık kalp ameliyatı ile tamir edilir. Eğer karın boşluğunda ise açık kalp ameliyatına gerek duymadan karın boşluğuna girilip, cerrahi olarak yapay damar grefti yerleştirilir. Aortun bacakları besleyen dallarının başlangıç kısımlarında yerel daralmalar oluşabilir (yağ ve kolesterol birikimi sonucu). Bu darlıklar bacaklarda önemli derecede beslenme bozukluğu yapıyor ise bacaklara giden kan akımını artırmak amacı ile köprüleme (by-pass) ameliyatı yapılabilir.

KARDİYAK REHABİLİTASYON

Kardiyak Rehabilitasyon Nedir?
Kalp hastalarının; doktor kontrolünde, güvenli bir ortamda uygulanan egzersiz programı ve beraberinde sunulan eğitim ve danışmanlık hizmetleri sayesinde yaşam kalitesini ve süresini arttırmaya yönelik bir tedavi sürecidir.

Kimler Kardiyak Rehabilitasyondan Faydalanabiilr?
• Açık kalp ameliyatı olmuş olanlar
• Kalp krizi geçirmiş olanlar
• Kalp yetmezliği olan hastalar
• Koroner balon anjıoplasti veya stent sonrası

Kardiyak Rehabilitasyonun Hedefi Nedir?
• Kalp ameliyatından sonra normal yaşama dönüş sürecini hızlandırmak
• Kişinin egzersiz kapasitesini artırmak
• Göğüs darlığı ve nefes darlığı şikayetlerini azaltıp ortadan kaldırmak
• Sigara ve stres için mücadele teknikleri
• Yüksek tansiyon ve yüksek kolestrolün kontrolü
• Kalp krizi geçirme riskini ve tekrar hastaneye yatma olasılığını en aza indirmek

KALP AMELİYATINDAN SONRA YAŞAM
Günümüzün modern ameliyat tekniği ve teknolojisi sayesinde hastalar açık kalp ameliyatından çok kısa bir süre sonra (5- gün) hastaneden taburcu olabilirler. Ev içi aktiviteleri ve masa başı iş aktivitelerini rahatlıkla yapabilirler.
Uygun bir ‘Kardiyak Rehabilitasyon’dan geçtikten sonra 4-6 hafta içinde, hiçbir kısıtlama olmadan (araba kullanmak ve cinsel yaşam dahil) normal yaşamlarına dönebilirler

Tıbbi Terimler Sözlüğü

TIBBİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ

Amniyosentez: Anne karnında olan bebeğin etrafında bulunan sıvıdan bir örnek alınarak incelenmesi

Anemi: Kan içerisinde, oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin miktarının az olması.

Anjiyografi: Kalp ve büyük damarlar içerisine kontrast madde (X ışını ile görünür hale gelen bir çeşit boya)  verilerek, kateter laboratuarında X ışını ile görüntüleme yapılması işlemi

Antibiyotik: Bakterileri öldüren veya üremesini engelleyen ilaç

Antikoagülasyon: Kanın sulandırılması, pıhtılaşma olasılığının azaltılması

Aorta: Kalpten çıkan ve kanı tüm vücuda gönderen ana atardamar

Aort kapak: Kalbin sol karıncığı ile aorta arasında yeralan kalp kapağı

Aort koarktasyonu: Aort damarının inen kısmında darlık bulunması

Arter: Kalp tarafından pompalanan kanı, tüm vücuda ulaştıran, içerisinde oksijenden zengin (temiz) kan bulunduran kan damarları

Aritmi: Kalp ritim düzensizliği

Arkus aorta: Aort damarının kıvrım yaptığı, baş ve kollara dallarının verdiği kısmı

Asendan aorta: Aort damarının kalpten ayrılarak, vücudun üst kısmına uzandığı ilk kısmı (çıkan aorta)

Atrezi: Vücudun herhangi bir doğal pasajında anormal ve yapısal tıkanıklık

Atriyum: Kalbin kulakçık bölümü. Toplardamarlardan kalbe dönen kanın ilk toplandığı kısım.

Bakteri: Enfeksiyona yol açabilen mikroorganizma

Bradikardi: Kalp hızının beklenenden daha yavaş olması

Desandan aorta: Aort damarının vücudun alt tarafına uzandığı inen kısmı

Diüretik: İdrar söktürücü ilaç

Duktus arteriozus: Fetusta aort ve akciğer atardamarı arasında bağlantı sağlayan ve normalde doğumdan sonra kendiliğinden kapanan damar bağlantısı

ECMO: Belirli bir süre için, kalp ve akciğerlerin fonksiyonlarını destekleyen, yapay dolaşım cihazı

Ekokardiyografi: Ultrason dalgaları yardımıyla kalbin yapısını gösteren gelişmiş teşhis cihazı

Elektrokardiyografi: Elektrotlar yardımıyla kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden cihaz

Embriyo: Gebeliğin ilk 8 haftası içinde, organ gelişiminin gerçekleştiği dönemde, anne rahmindeki canlı

Endokardit: Kalbin iç zarının iltihabı

Fetal ekokardiyografi: Bebeğin anne karnında iken, kalbinin ekokardiyografi ile incelenmesi işlemi

Fötus (Fetus): Gebeliğin üçüncü ayı başından, doğuma kadar geçen süre içinde anne rahmindeki canlı

Gastrointestinal: Mide barsak sistemi ile ilgili

Hipertansiyon: Tansiyon değerinin normal sınırların üzerinde seyretmesi

Hipertermi: Vücut ısısının normal sıcaklığının üstünde olması durumu

Hipotansiyon: Tansiyon değerinin normal sınırlarının altında seyretmesi

Hipotermi: Vücut ısısının normal sıcaklığının altında olması durumu

İnotropik ilaç: Kalp kasılmasını güçlendiren ilaç

İnvaziv: Girişimsel, cilt bütünlüğünü bozarak, vücut içine etki eden işlemlere verilen isim. Zıt anlamlısı non-invazivdir.

Kardiyopulmoner bypass: Kalp ve akciğerlerin devreden çıkarılmasını sağlayan, kalp-akciğer makinesi kullanılarak uygulanan cerrahi işlem

Kateter: Genellikle büyük damarların içerisinden ilerletilerek, içinden boya verilmesi veya balon/stent gibi uygulamaların yapılabilmesine yarayan, ince uzun tel veya tüp şeklinde olan alet.

Kordon kanı: Bebeğin anne karnında iken anneyle bağlantısını sağlayan damar paketinde bulunan kan

Koroner arter: Aort damarından çıkarak, kalbi besleyen atardamar.

Kromozom: Canlıların kendi özelliklerini belirleyen genleri taşıyan hücre parçası

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Büyük ve güçlü bir mıknatıs ve bilgisayar yardımı ile vücut dokularının ayrıntılı olarak görüntülenmesine yarayan radyolojik cihaz

Miyokard: Kalp kası

Miyokardit: Kalp kası iltihabı

Mitral kapak: Kalbin sol kulakçığı ile sol karıncığı arasında yeralan kalp kapağı

Palyasyon: Hastalığın hafifletilmesine yönelik uygulama

Perikart: Kalbin dış zarı

Perikardit: Kalbin dış zarının iltihabı

Profilaksi: Hastalık oluşumunun önlenmesi

Pulmoner: Akciğer ile ilgili

Pulmoner arter: Akciğer atardamarı

Pulmoner kapak: Kalbin sağ karıncığı ile akciğer atardamarı arasında yeralan kalp kapağı

Pulmoner ven: Kalbe temiz kanı getiren, akciğer toplardamarı

Regürjitasyon: Bir kapağın kanı geri kaçırması

Septum: İki odayı ayıran duvar

Siyanoz: Morarma

Şant: Aort ve akciğer atardamarı arasında bağlantı oluşturan yapay köprü

Taşikardi: Kalbin hızlı çalışması

Triküspit kapak: Kalbin sağ kulakçığı ile sağ karıncığı arasında yeralan kalp kapağı

Üfürüm: Kanın dar bir yerden geçerken çıkardığı ses

Ven: Toplardamar

Vena Kava: Vücuttan kirli kanı toplayan ve kalbe getiren ana toplar damar. Üst (süperior) ve alt (inferior) olmak üzere iki tanedir.

Ventilatör: Yapay solunum makinesi (Respiratör)

Ventrikül: Karıncık, kalbin kanı pompalayan bölümü